türlüdeki bulyon, mercimek çorbasındaki kuyruk yağı, ıspanaklı börekteki peynir, pilavdaki tereyağı ve saire yiyeceği mundar etmiş olan sevgili annelerimizin, enişte, elti ve belki de görümcelerimizin bizim ''e taam ya o zaman azcıktan n'olcak yaa'' tarzında yanıtlayacağımızı umarak kullandıkları ümit dolu bir cümle yapısıdır.
yobaz vegan 'lık yapıyor olmayayım ama vegan olup olmadığımız bence bu durumlarda ortaya çıkar.
marketten alınan eser miktar da vegan allahımızın katında günah sayılır ama teyzeye, yengeye, börekçiye böyle durumlarda verdiğimiz tepki, bir promosyon, bir aktivizm şansıdır. ''yaa anaane ya üff yaa'' değil de, ''o yağın çıktığı kuyruk, kuyruğun devamındaki beden, o bedendeki gözler, o çorbadan bana bakıyor anane'' şeklinde dramatik, ananenin içine işleyecek sözler bulunabilir. bir damla gözyaşı serçe parmakla silinip zoraki bir gülümsemeyle sakince yürüyerek balkondan aşağı atlanabilir. bilmiyorum, doğaçlama yapılabilir. yeter ki o an akıllara kazınsın.