her memelide olduğu gibi, doğum yapan annenin kendi yavrusu için vücudunun ürettiği besini, o anneden alıp, başkasına satan endüstridir.
bu yaptığım genel tanımıydı, bunun arkasında şöyle bir hikaye var. memeliler hamiler kalmadan süt üretmez, insanı düşünebilirsiniz. haliyle endüstriyel süt üretim tesislerinde inekler, suni dölleme (bkz:suni tohumlama) denilen bir yöntem ile hamile bırakılırlar. bu, tecavüzdür, isteği dışında üreme organına sokulan bir cisimle hamile bırakılmak, hangi canlı olursa olsun, tecavüzdür. sonrasında bu 'işlem' bitince inek hamilelik dönemini atlatır ve doğum yapar. yaptığı doğumdan sonra, yavrusu, insanlar için alınacak sütü tüketmesin diye anneden kopartılır. anneden koparılma evresini en rahatsız etmeden anlatan videoyu linkten izleyebilirsiniz. bu işlem sonucu 'biriken' yavrulardan, erkek olanlar kesimhanenin, dişi olanlar ise ileride süt 'üretimi' için sömürülmek adına büyümeleri için farklı bir yere alınır. Bu farklı yer, toplama kamplarına benzer, annesinden ayrılan yüzlerce yavru buralarda toplanır.
yavrusundan zorla ayrılan anne, yavrusunun beslenmesi için vücudunun ürettiği sütün alınması için, hareket edemeyeceği bir alana sıkıştırılır ve bütün sütü sağılır. sonrasında bu işlem tekrardan başlar. kadınlar çok daha iyi bilir, hamile kalmak ve doğum yapmak bir dişinin gerçek anlamda ömüründen ömür götürecek kadar büyük bir hadisedir. zira vücudunuzda ikinci bir hayatı hem kollayıp, hem de besliyorsunuzdur. doğum sırasında yaşananlar bambaşka bir olay zaten. bu tempoda süt 'üretmek' için sürekli hamile bırakılan, daha doğar doğmaz yavrusunun yanından alınması gibi psikolojik faktörler de eklenince inekler, fiziksel olarak çok zayıf düşer ve ömürlerini 4-5 yılda doldururlar. çok zayıfladıklarında ve yakın zamanda ölecekleri belli olduğunda ise, malesef çok kilosu (et) olmadığından dolayı, fast food zincirlerinin kesimhanelerine giderler.
daha yeni doğmuş buzağı iken başlayan hayatları, annelerinin başlarına gelenlerin aynıları kendi başlarına da gelecek şekilde yaşar, rezil bir sistem içerisinde psikolojik ve fiziksel acılarla dolu hayatlarını, son bir fiziksel acı daha çekerek kaybederler.
Et seven insan ise, tüm bu zorbalığı, psikolojik şiddeti, fiziksel baskıları, her aldığı nefesle tüm hücrelerine kadar yaşayan bir canlının sıvısını ya da parçalarını, alıp kendi hücrelerini, çocuklarının vücutlarını beslemek adına kullanır. bu insanın kendine, çevresindekilere, gezegene, doğaya yapabileceği bence en büyük saygısızlıktır.
bu 'sektör' diye anılan rezalet, tam da bu anlattıklarımdan dolayı sizlere reklamlarda aşağıdakini göstermez.