iklim degisikligi ile meydana gelecek cevresel felaketlerin yol acacagi durumlardan duyulan korkunun kronik hale gelmesidir. eko-kaygi olarak da geciyor.
eko-anksiyete sahibi insanlarda ciddi bir artis oldugu ve 21. yuzyildaki en yaygin psikolojik rahatsizliklarindan biri olacagi soyleniyor. kaygiya sahip evli ciftlerin cocuk yapmayi istememesi ve cocuk sahibi evli ciftlerde ise kendi cocugunun yasamina son vermeyi isteme dusuncesine kadar sebep olabiliyor.
Aslında çocukluğum kadar eski olduğuna inanıyorum bunun. Kaygıdan çok korku benim için. Çocukken yağmurdan, karanlıktan korkardım. Benim için En büyük felaketse dünyanın güneşten kopup karanlık boşlukta yönünü kaybedeceğiydi. Hava olaylarına da verilen tepkilerden de anlaşılacağı üzere her ne kadar modern şehirlerde, beton duvarların ardında yaşasak da hava muhalefetinin dünya için her şey olduğunu hatırlamak gerek. Gök gürültülüsünde sinede duyulan korku gibi. Dünyanın bu korkuya ihtiyacı var. İklim değişikliği korkutsun bizi ve hepimiz ona göre davranalım.
küresel iklim değişikliği ve dünyanın geleceğini düşündüğümüzde hepimizin düşebileceği derin bir kuyu eko-anksiyete. düşünsenizse insan etkisinden dolayı buzullar eriyor, deniz seviyesi yükseliyor, ormanlar tahrip ediliyor, biyoçeşitlilik azalıyor, sel-kasırga gibi doğal afetler daha sık yaşanıyor, pek çok canlı türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya, 6. büyük yok oluştan bahsediliyor, ve dünya tarihinde ilk defa bu bahsedilenler dışşsal bir etki (insan) sonucu meydana geliyor. her şeyin Bu kadar içine ettikten sonra umarım sadece anksiyetesini çekeriz.
21. yüzyılda yakalanabilecek en güzel anksiteye :) Dünyadaki en büyük sorunu olan duyarsızlık anksiyetisinin tedavisinin bulunmasına vesile olabilir.
Dunya yaklasik 5 milyar yil sonra zaten buyuk ihtimalle yok olacak. Ya gunes dunyayi yutacak, ya dunya yorungeden cikacak, ya...bu yuzden eko–anksiyetenin anlamli olmadigi kanaatindeyim. (Ayrica anlamsizlik, varolussal kaygi vb. İcin bkz:#12440 )
