kalın ve ince bağırsak arasında ufak bir bölgede konuşlanan, cobalamin adı verilen bakteriler tarafından üretilen vitaminimsi.
eksikliği insanlığın bakterilere açtığı savaşla doğrudan ilişkili.
doğal besinleri olmayan yemlerle beslenen, kapalı alanlarda tutulan hayvanlarda ortaya çıkan hastalıkların önüne geçmek için kullanılan antibiyotikler bu canlıların mide florasını bozuyor, haliyle b12 de üretemiyorlar. duruma çözüm olarak diğer birçok vitamin gibi b12 de yapay olarak veriliyor.
dünyada üretilen antibiyotiğin yüzde 80'inin ve b12'nin yüzde 90'ının hayvan istismarı sanayisinde kullanılıyor olması bu yüzden şaşırtıcı değil.
insanlarda görülen b12 eksikliğinin sebebini ise kimya sanayisinin hastalıklar ve bakteriler arasındaki ilişkiyi, hastalığın sebebinin bakteriler olduğu varsayımı üzerinden kurması, buradan hareketle antibakteriyel ürünlerin, pastörizasyon, sterilizasyon yöntemlerinin kurtarıcı, koruyucu gibi niteliklere atfedilmesinin bir sonucu olarak hem evde hem de tarım alanında bakterilerden yoksun bir yaşam tarzına geçilmiş olması şeklinde okuyorum.
şahsen b12 sorununu meyve ağırlıklı beslenerek ve her fırsatta ağaçtan meyve, yerden ot ve çiçek yiyerek aşmayı denedim. şehirde yaşayan biri olmama rağmen bu şekilde 10 yılı devirdim. bu 10 yıl içerisinde yaptırdığım testlerde bütün değerlerimin sağlıklı aralıkta oluşunu temel alarak başarı sağladığımı da rahatlıkla söyleyebilirim.
doğrudan doğadan beslenmenin öneminin yanında, meyve ağırlıklı beslenme de burada kilit bir nokta. çünkü b12 ve diğer vitaminlerin emilebilmesi için sindirim sistemini saran mukus katmanının belli bir kalınlığı ve yoğunluğu aşmaması gerekiyor. pişmiş yiyecekler, ek yağlar ve özellikle hububat / bakliyat yemekleri, bu katmanı bozuyor, bu da hem vitamin üretimini hem de emilimini zorlaştırıyor.
son olarak bu bilgilerin kişisel deneyimimden ve çok yönlü araştırmalarımdan çıkardığım sonuçlara dayandığını, bilimsellik iddiası taşımadığını hatırlatayım.
