cpm_inboxCount

Yazar adı gereklidir!

Göster Şifre gereklidir!

Şifreni mi unuttun?

Yazar adı gereklidir!

E-posta gereklidir!

Göster Parola gereklidir!

11 + 7 =

Şifrenizi mi unuttunuz? Endişelenmeyin! Aşağıdan kayıt olduğunuz e-posta adresinizi girin ve şifrenizi sıfırlayın.

E-posta gereklidir!

Girişe Dön

Kapat
  • animal rights

    amerikan felsefe profesörü david degraiza 'ın türkçe'ye hayvan hakları ismiyle çevrilen ve dost kitabevi yayınlarından yayınlanan kısa eseri.eser oldukça kısa olmasına karşın, hayvan hakları meselesinin hemen hemen bütün yönlerine değinen yoğun bir içeriğe ve anlaşılır bir anlatıma sahip.


    eserin ilk bölümü hayvanların etik statüsüne ilişkin incelikli ayrımlar yapıyor, ahlak evrenimizde hayvanların sahip olduğu değere ilişkin farklı düzeylerdeki açıklamalara değiniyor.bu teorik bölümde hayvanların ahlaki değerine ilişkin giderek güçlenen üç farklı düzeye yer verilmektedir:


    1. hayvanlar ahlaksal statüye sahiptir: hayvanlar hislere sahip canlılar olarak diğer cansız varlıklardan ve hislere sahip olmayan bitkilerden farklı bir ahlaki konuma sahip olup, buna göre muamele görmesi gerekir. yani hayvanların kendi içlerinde bir değeri vardır ve hayvanlara karşı davranışlarımızdan bunun insan çıkarlarıyla olan ilişkisinden bağımsız olarak sorumluyuzdur. hayvanlara karşı insan çıkarlarından bağımsız olarak sorumlu olduğumuz ifadesinin altını çizmek gerekir. bir canlıya ahlaki statü atamak doğrudan o varlığın kendisi için, kendi içinde değerini tanımak anlamına gelir. somutlaştırırsak eğer ben köpeğinize tekme atarsam bunun yanlış olmasının sebebi sizin mülkünüze zarar vermem değildir, bir köpeğe tekmek atmak, sahibinin ne düşündüğünden ya da ne kadar zarar gördüğünden bağımsız olarak ,sadece köpeğin kendisi için kötü bir şey olduğu için ahlak dışıdır.


    2. hayvanların çıkarlarına eşit saygı prensibi çerçevesinde saygı gösterilmelidir: bu görüş bir önceki ahlaksal statüye ilişkin vurguyu bir ileri boyuta taşıyor ve hissedilebilen varlıkların çıkarlarına eşit saygı gösterilmesini öngörüyor. hayvanların insanlarla paylaştığı bazı çıkarlar vardır, bu çıkarlar (kötü muamele görmeme, öldürülmeme, hapsedilmeme vb. çıkarlar) kıyaslanabilir türden olduğu için bunlara eşit saygı gösterilmelidir. yani insanlar sırf insan olduğu için ahlaki açıdan hayvanlardan daha ayrıcalıklı konumda değildir. basitçe görülebilecek nedenlerden ötürü buradaki anahtar kavram türcülüktür. degraiza burada hayvanların kıyaslanabilir çıkarlarına insanların çıkarlarına verdiğimiz önemden daha azını vermeye hakkımız olmadığını ikna edici bir şekilde anlatıyor.


    3.hayvanlar yararlılığı aşan anlamda dokunulmaz haklara sahiptir: bir önceki görüş nasıl peter singer'ın temsil ettiği yararcılık felsefesine dayanıyorsa bu görüş de ondan daha kararlı bir hayvan hakları savunucusu olan amerikalı filozof tom regan'ın haklar görüşünü temel alıyor. yararlılığı aşan anlamda saygı prensibi hayvanlara verilen zararın çoğunluğun yararına bile olsa haklı gosterilemeyecek olduğuna vurgu yapar. dünyaya gelerek bir hayatın öznesi olmuş hissedebilir her varlık hiç bir şekilde kendisinden esirgenemeyecek haklara sahiptir. örneğin bir deney hayvanına yapılan kötü muamele insanlara sağlayacağı yararlarla bile haklı çıkarılamaz.bu sonuncu görüş hayvan haklarına ilişkin en güçlü pozisyonu temsil eder. (kitapta bahsedilmemesine karşın hayvanların pozitif haklarının olduğunu savunan daha geniş kapsamlı bir düşünce çizgisinin olduğunu da ekleyeyim.)


    david degraiza son olarak bütün bu görüşlerin çeşitli yönlerini farklı düzeylere karşılık gelecek biçimde içeren ve hayvanlara, bilişsel, duyumsal ve toplumsal karmaşıklıklarına göre belirli bir ahlaki konum sağlayan "sürgülü cetvel modeli"ni tartışmaya açıyor. buna göre hayvanlar bilişsel, duyumsal ve toplumsal karmaşıklıklarına göre muamele görür. bu anlamda bir insanı öldürmek bir maymunu öldürmekten, bir maymunu öldürmek bir köpeği öldürmekten, bir köpeği öldürmek bir kuşu öldürmekten ve bir kuşu öldürmek bir balığı öldürmekten daha kötüdür. ancak en ilkel hissedebilir canlılardan başlayarak bütün canlıların ahlaki statüsü vardır, yani her biri kendi içkin değerine sahip olup yine de iyi muamele görme hakkına sahiptir.


    david degraiza daha sonraki bölümlerde incelenen hayvan sömürüsünün çeşitli örneklerini bu farklı hayvan hakları perspektifleri açısından ele alıp değerlendiriyor. kendisi "yararlılığı aşan anlamda" güçlü hayvan hakları görüşünü savunuyor gözükse de, hayvanlara daha alt düzeyde koruma sağlayan görüşlerin kabul edilmesi durumunda dahi, hayvanların kullanımına ilişkin çoğu uygulamanın feshedilmesi gerektiği sonucuna varıyor. yani toplumda genel kabul gören, hayvanların insanlardan daha değersiz olduğu ancak yine de bir ölçüde ahlaki ilginin konusu olduğunun kabul edildiği sürgülü cetvel modeline göre bile bugün hayvanların yoğun olarak sömürüldüğü hayvancılık endüstrisi hiç bir şekilde haklı çıkarılamaz.


    özetlersek, endüstriyel çiftliklerde sömürü ve kötülüğün boyutları o kadar büyüktür ki, hayvanlara ilişkin asgari düzeyde bir ahlaki bir ilgi bile bu kurumların derhal kapatılmalarını gerektirir. sanırım kitabın ana fikri de bu şekilde özetlenebilir.daha önce dediğim gibi bu kadar kısa ve aynı zamanda yoğun bir anlatıma sahip bir eseri ana başlıklarıyla özetlemek kolay birşey değil. bu yüzden benim burada değindiğim konuların havada kalması, bir parça anlaşılmaz olması bir anlamda kaçınılmaz. ancak eser gerçekten oldukça açık ve anlaşılır yazılmış, eserdeki savlar oldukça güçlü bir şekilde gerekçelendirilmiş. buradaki amacım sadece bir parça fikir vermek ve bu eseri okumanızı tavsiye etmek.

    vegansozlukcom vegansozlukcom vegansozluk