cpm_inboxCount

Yazar adı gereklidir!

Göster Şifre gereklidir!

Şifreni mi unuttun?

Yazar adı gereklidir!

E-posta gereklidir!

Göster Parola gereklidir!

10 + 9 =

Şifrenizi mi unuttunuz? Endişelenmeyin! Aşağıdan kayıt olduğunuz e-posta adresinizi girin ve şifrenizi sıfırlayın.

E-posta gereklidir!

Girişe Dön

Kapat
  • twitter

    twitter, bir sosyal medya platformu.

    bir 6-7 ay kadar önce kullanmaya başladım. bugün gündemimi Elazığdaki deprem için yapılan HDP yardımlarının kabul edilmemesi, Yıldız Teknik Üniversitesinde görevli pedofili profesörün, Elazığ depreminin sebebini çocuk yaşta evliliği engelleyen yasaya bağlaması, ve bir kadının fotoğraflarının altına yazılan transfobik söylemler oluşturdu. kendimi hiç iyi hissetmiyorum.

    bundan iki-üç gün önce ekşisözlükte "suriyeli öğrencilere 470 + 235 tl aylık yardım" diye bir başlık açıldı. insanlar altına sayfalar dolusu öfke saçan, nefret kusan entryler girdi. herkesin savaş mağduru küçücük çocukların cebine giren, günlüğü 8 lira bile etmeyen paraya göz diktiğine şahit oldum.

    elazığ depreminde bir kadını kurtaran Mahmut adında Suriyeli bir vatandaş twittera düştü sonra. aklıma direkt fransada düşmek üzere olan bebeği kurtaran göçmene vatandaşlık bahşedilmesi geldi. göçmen olarak bir ülkede kabul görmek için takip etmek gereken kurallar var. denize girmemek mesela, eğlenmemek, çocuk doğurmamak ve Mahmut gibi süper kahraman olmak. bu meseleyle alakalı twitterda tabi ki şöyle yorumlar dönüyordu: "onun orada ne işi varmış? suriyeliler gelmeseydi onlara harcanan parayla devlet depreme karşı önlem alabilirdi."

    her neyse, aslında saysam dahası var ama uzatmak istemiyorum. twitter bana pek iyi gelmeyen bir sosyal medya aracı oldu. bir yandan ülkede bir şeyler de yoluna konuldu ama öte yandan gerçekten daha fazla içinde bulunmak istemiyorum.
    çok fazla iletişim kuruyoruz ve bu iletişimin çoğu tek taraflı olduğu için, çok acımasız olabiliyoruz. twitter örneğinde kimse kendine verilen cevabı, yöneltilen soruyu umursamayabiliyor ya da çok kısa bir süreliğine yapıyoruz bunu. karşılaştığımız yeni bilginin, sorunun ya da cevabın üzerinde çok az duruyoruz çünkü hemen bir yenisi geliyor, odaklanamıyoruz.

    günümüz medyası, 21. yy insanının en büyük sınavı (bence belası) haline geldi. bundan 150 yıl önce yaşayan bir insanın, hayatı boyunca gördüğü ve karşılaşacağı görüntülere, 2 günde erişir olduk, yine 100 km uzağında savaş çıksa duymayan, belki 5 gün sonra (görseller tarafından rahatsız edilmeden) sadece haberi olan insanlardan, dünyanın diğer ucundaki toz birikintisini bile fark edebilen insanlar haline geldik. bunun tabi ki muazzam avantajları var ama artı eksi listesi yapsak artıları bir sayfaya, eksileri bir kitaba anca sığdırabiliriz.

    evet teknoloji kuvvetli bir ivme ile gelişti ancak bizim uyum sağlama ivmemiz aynı hızda değil. birbiriyle uyum sağlaması gereken bu iki değişken aynı hızda değişmeyince uyumsuzluk gayet normal. O kadar görüntü ve bilgiye ulaşma hızı arttı ki, insanın bu kadar yeni bilgiyi işleyip, özümseme hızı yeterli gelmiyor. çoğunlukla aşırı unutkan olduğumuzu düşünüyoruz. aslında değiliz, sadece "işleyebileceğimizden" fazla bilgiye ulaşıyoruz, bu kadar. günümüzde sürekli bir b12 problemi olması bundan kaynaklı ya da yeni bir ortama girip 5 kişiyle tanıştığınızda hiçbirisinin adını bile 2 dakika sonra hatırlamamanız bundan kaynaklı. insan beyni, günümüz şartlarında aşırı yüklenme yapıldığı için hata veriyor tüm sorun bu. uzun süreli bellek (long term memory) konusunda pek sorun yaşamıyoruz farkındaysanız. çünkü hayatımızda uzun süre kalacağına, bilinçli ya da bilinçdışı, karar verdiğimiz bilgiler, yenilikler bizim için önemli olduğu için gündemimizde sürekli tutarak, uzun süreli belleğimize alıyoruz. tek sorun kısa süreli bellek (short term memory). sürekli yeni bir görsel, sürekli yeni bir bilgi ve sürekli yeni konular, bitmeyen bir bilgi akışı.

    nacizane tavsiyem, sınırlandırın. sosyal medyayı sınırlandırın, televizyon izleme sürenizi sınırlandırın. çok daha sakin ve sağlıklı düşünen, beyni, zihni dinlenmiş bireylere dönüşeceksiniz. televizyon karşısında uyumak, uykuya dalma sürenizi olumlu etkilese de, fazla tercih etmeyin mesela. instagramda "your activity" sekmesinden, günlük alarmlar kurabilir, 30 dakikalık bir kullanım sonrasında uyarmasını dahi seçebilirsiniz.
    düzenli bir şekilde kullanmayı nedense beceremediğim, içerik olarak bana yeterli bilgiyi aktardığını hissetmediğim platform..
    veganlıkla ilgili paylaşım yapılınca altına yazılanları okuyup kafayı yememe sebep oluyor. veganlara bu kadar kin, nefret nasıl besliyorlar hayret ediyorum. hepsine cevap veresim geliyor. onun yerine twitter'ı kapatıp huzura eriyorum.
    Sadece bir kere veganlık ile ilgili tartışmaya girdiğim platform. Bu kadar çok nefret ve seviyesizlik karşısında gerçekten ruh halim o gün bozulmuştu, insanların savunma mekanizmalarını bu kadar yersiz ve hadsiz kullanması karşısında afalladım. Bu yüzden benim için kendi halinde kullanılabilir, vegan arkadaşlarla sürekli etkileşimde olmak için bence şimdilik en aktif platform. fazlası için ise sabır gerekli.
    vegansozlukcom vegansozlukcom vegansozluk