hissedebilirlik (sentience), aslında sürekli kullandığımız kelimeler olan sezgi, duygu ve farkındalık sahibi olmak anlamlarına gelir. veganlar olarak etik anlayışımızın temeli de buraya dayanıyor. 'bitkiler de hissediyor onlar da canlı' görüşünün ortaya atılma sebebinin de temeli bu kavramın farklı anlaşılmasından kaynaklanıyor. bu kavram veganlıkla ilgili bir durum açıklanırken daha anlamlı ve açıklayıcı olması için öz farkındalık (Self-Awareness) anlamında kullanılmalı. bir uyarana tepki vermek söz konusu şeyi canlı yapar evet ama hissedebilir ve farkındalık sahibi yapmaz. farkındalık sahibi canlı uyaranı hisseder, kendi içinde onun için (istek, ret, kaçma-kaçınma, yaklaşma gibi) bir karar oluşturur ve bu davranışı uygular. bu yüzden etki-tepki ile, bilinçli bir davranışı ayırt etmeliyiz. bu farkı oluşturan şey ise bildiğimiz gibi sinir sisteminin varlığıdır. çünkü bu sistem ile canlı bir uyarı aldığında, kendini ayırt etmeye başlar, dış dünya ve 'kendi olma' durumlarını algılayabilir. şu an tüketmekte olduğumuz bitkisel besinlerin kendilerine ait bir farkındalığı yok, buna (bkz:bitkilerin acı çektiği yalanı) bu görüşü ortaya atan naveganların da inandığını düşünmüyorum. ancak ailenin ne olduğunu, sevmeyi, utanmayı, keyfi bilen insan dışı hayvanlar için durum böyle değil. bu konu çok fazla dile getirildi ancak özet ve basit bir açıklama yapmak istedim. hayvanlar kendilerini bilen ve tanıyan güzeller güzeli varlıklar. bitkiler de mükemmel güzellikteler ancak kendilikleri yok.