köleler arasında en sevdiğim!
SAnırım kralların, hükümdarların, savaşçıların "özel ulaşım aracı" olmasından da kaynaklı bir çarpıtma olmalı.
zaten, asilzadelik, soyluluk gibi ayrımcı, sömürüyü doğuştan meşru kılmak için kullanılan ifadeler bir yana, atı böyle sevmek de ayrı bir şuursuzluk. kayıp göndergenin farklı bir yansıması olsa gerek. atı her gün tımarladığı, atın yemini, suyunu verdiği için onu mutlu ettiğini ya da "hayvan sevdiğini" sanan tuhaf insanlarla dolu toprağın üstü de altı da. o kadar eminler ki atın sırtına çıkıp keyif için (spor diyen var, sabır), ulaşım adına onu kullanabileceklerinden, ata sunduklarını varsaydıkları konforun onu mutlu ettiğini zannediyorlar. konfor dediğim de yanlış anlaşılmasın. cezaevinde kendine üç öğün yemeği verilen mahkumun konforu ne ise o. tehlikelerden koruma iddiası da boş bir savunma. hapsettiğiniz her varlığı (insan dahil) herhangi bir tehlikeden kendiliğinden korumuş olursunuz zaten.
bundan hariç olarak insanlar arası hiyerarşiyi ve sömürü eylemini bir de hayvanlar arasında yeniden üretmek de kötülüğün hangi aşamasıdır bilemedim. at asil ama fare iğrenç. at asil lakin domuz aşağılık. at asil ama sokak kedisi en fazla zavallı. ( başka zaman değinirim: burada cinsiyetçi bir yaklaşıma paralel erkeklerin kadınları "ata" benzetme fantezilerine de bir hat çekebiliriz. veganlık ve feminizm arasında daima paydaşlık bulmak mümkün)
at asil, masil değil. at,at işte!